İthaf
Bilmediklerini bilenlere...
İçindekiler
- TAKDİM
- 21. YÜZYILA GİRERKEN...
- İKİ HAVUZ
- MADDİ PROBLEMLER
- MANEVİ PROBLEMLER
- TÜRKİYE'NİN KONUMU
- SONUÇ
- İNANAN İNSANLAR OLARAK HEPİMİZE
Takdim
Bismillâhirrahmânirrahîm.
En iyi insan başkalanna hizmet edendir. însan, yapısı gereği zaten fazlasıyla kendisi için düşünür ve çalışır... Bir bakıma buna mecburdur. Fakat, aslına bakacak olursak; başkalanna hizmet etme duygusunu, «kendisi için düşünme ve çalışma» duygusundan ayrı tutmak mümkün değildir. Tomurcuk, arılar için câzip değildir... O, bu durumuyla yalnızdır ve diğer varlıklara yabancıdır. Ancak açılmaya başlayınca başkalannın ilgisini üzerine çekmeye başlar... Tabii bilakis arıların... İnsan da hep kendini düşünür, iyi olan her şeyi kendisine saklarsa, tıpkı tomurcuk gibi yalnızlaşır ve hiçbir kıymet ifade etmez. Fakat insan başkalanna hizmeti şiar edinecek, daha doğrusu hüzün ve iyilikleri paylaşacak olursa, başkalarıyla bağ kurar, bunu ne kadar yaygınlaştırabilirse o ölçüde kalabalıklaşır, güçlenir... Meselâ; bu hizmetini 1000 (bin) kişiye götürebilirse, sanki o bin kişi gibidir... Kucağını bütün insanlığa açanla, kendi sınırlannı dahi aşabilme başansını gösteremeyen bir kimse aynı değildir... Aslında, toplum içerisinde yalnız kalan ve itibarını kaybeden bir kimsenin, başka bir şeyini kaybetmesine gerek bile yoktur. Bizim inancımız böyle bir duyguyu yasaklamaktadır... Hz. Ebubekir (r.a) şöyle duâ ederdi: «Allâhım! Mahşerde benim vücudumu cehennemine at. Orada beni öyle büyüt, öyle büyüt ki, başka hiçbir kulun cehenneme girmesin!..» Bu duyguyu, madde peşinde koşan kapitalistlerin anlaması imkânsızdır. Maddî rekâbet yüzünden hem kendinden aşağıda (fakir) olanlar ve hem de kendinden ileride (zengin) olanlarla devamlı surette kavga halinde olan bir kimsenin, böyle bir duâ anlayışına uzaklığını, mevcut ölçüm birimleriyle tesbit etmek mümkün değildir. İşte bu tip insanlar, dünyamızı güneşe rağmen karanlıklarda bırakmış bulunuyorlar. İnsanlık, karanlık ruhlular için karanlıklarda yaşamaya mecbur mudur? İnsanlık, çeşitli ayak oyunlarıyla karanlıklara mahkûm edilmişken, gücüm nisbetinde bir mum yakıp gelecekteki aydınlık zamanlara katkıda bulunmak istedim. îşte, elinizdeki bu küçük eser böyle bir düşüncenin mahsûlüdür... Kitabımın hatalarla dolu olması muhtemeldir... Ancak; iyi niyetim hürmetine, kasıtlı olmayan hatalanmın, Allah (cc) nezdinde affa mazhar olacağına inancım tamdır. Kitabın hacmini mümkün mertebe geniş tutmamaya gayret ettim. Bunun sebepleri şunlar: Birinci sebep: Asrımız insanı için zaman çok önemli. Hayatın yarıdan fazlası ilmî çalışmalar ve buna bağlı olarak manevî merhaleler kazanmak için ayırılması gerekirken, bu günün insanı bu oranı, ya tamamen kaldırmış, ya da çok aza indirmiş bulunuyor. Onun için hayatımızın tamamına yakını israf edilmeklerdir. Bunu şöyle ifade etmek de mümkündür : Zamanımızda en büyük zaman hırsızı israftır ! İkinci sebep: Maksadım geçmişte olanlarla, gelecekte olması muhtemel olayların hepsini eksiksiz olarak bu kitapta zikretmek değil, hakikati kavrama düşüncesinin oluşmasını sağlayabilmek için bir ışık yakmaktır. Zaten bir kimse bu ışığı eline alabilirse, ömrü boyunca yapması muhtemel hataları en aza indirmeyi başarabilecektir. Bu da, bizi ziyadesiyle mutlu etmeye yetecek bir hizmet olacaktır. îlk eserimiz olması hasebiyle, olması muhakkak hatalanmızı anlayışla karşılayacağınıza inanıyorum. *** Burada şu hususu zikretmeden geçemeyeceğim: Aşağıda da görüleceği üzere Siyonistler ve Batılılar için bazı tespitlerimiz olacak. Bu tespitlerin hedefinin kesinlikle din olmadığının bilinmesini istiyorum. Herkes, "Entegrasyona evet, asimilasyona hayır" derken, âcizâne ben devamlı olarak şunu dile getirmişimdir: "ENTEGRASYONA EVET, BASKI VE ŞİDDET OLMAMAK KAYDIYLA ASİMİLASYONA DA "EVET" DİYORUM!" Bazı şeyleri istemeyebiliriz, ama saygıyı hiç bir zaman unutmamamız gerekir. Denilir ki: İnkâr için de, bilmek/ilim gerekir... Biz; Bilmeden körü körüne düşmanlık beslenilmesine karşıyız... Saygısızlığa karşıyız... İnancı, baskı aracı olarak kullanılmasına karşıyız... Baskı aracı olarak kullanılmayan bütün inanç mensuplarının haklarının teslim edilmesi uğruna onlarla omuz omuza demokratik mücadele etmek biz müslümanların aslî görevlerindendir... *** Kitabın, hayatımıza gerekli katkıyı sağlaması dileğiyle...
Mithat Dindar Lyon, 27.08.2010, Cuma
|