İthaf
O'nun sınırından başka sınır tanımayanlara...
İçindekiler
- Önsöz
- Lâilâhe illallâh Kapısı
- Zikir
- Değer Ölçümüz Ne Olmalı?
- Başkalarının Çizdiği Sınırlarda Yaşamak
- Suçumuz Günahsız Olmaya Çalışmak
- Cehâlet
- Kalem Üzerine
- Rekâbet
- Ölüm
- Teröristi Bulunmayan Terör
- Libâs-ı Müteharrike
- Hırsızlık
- Riyâ-Gösteriş
- Yardımlaşmak
- Er Olmak Sana, Ser olmak Bana
- Hata Ararken Hep Başkaları
- Hediyeleşmek
- Ziyâretlerimiz
- Hep İtiyoruz, Çekemiyoruz
- Beyin Sporu
- Zulüm Gahramanları!
- Hükümlüyüm
- Şüphe Uyandıran Sorular
- Mekke'lere Tâlib Olabilmek!
- Aklımızı Dalgalandıran Konular
- Hülâsâ
Takdim
Bismillâhirrahmânirrahim. Allâh'ın selâmı, rahmeti, bereketi üzerinize olsun.
Elinizdeki kitabda, Müslümanlar olarak ortaya koyduğumuz hatalı davranışlarımız ele alınmıştır. Fakat bu, kat'iyyetle bazılarının söylediği gibi, halkımızı, küçük düşürücü (yani aptal) veya İslam çizgisinin dışında görme (yani kafir) olarak ele aldığımız manasında anlaşılmamalıdır. Bundan Allah'a sığınırım. Mesela biz, televizyonumuz bozulduğu zaman tamirciye götürünce "Bu televizyon mudur, yoksa radyo mudur?" diye sorar mıyız? Hayır. Daha doğrusu hem biz, hem de tamirci biliriz ki, o bir televizyondur, fakat hatası vardır, onun için tamire ihtiyacı vardır. Ben de, hataları dile getirmeye ve bunların ne kadar önemli olduğunu belirtmeye gayret ettim. Fakat, tenkid ederken, hiç bir zaman tenkid edilenleri inanç noktasında yargılamaya kalkışmadım... Konuların tamamında işlenen anafikri şu kelimelerle özetlemek mümkündür: İLİM-AMEL-İHLAS. Bu üç unsurun birleşmesinden sonra ortaya bir görüntü çıkacaktır, işte onu da, ESTETİK olarak adlandırabiliriz...
Bugün biz, ne yazık ki estetikten mahrumuz... İslam Alemi'nde estetiğin var olduğunu kim iddia edebilir? O halde estetiği meydana getiren temel unsurlardan (yani ilim-amel-ihlas) birinde veya tamamında hatalarımız var ki, estetiği meydana getiremiyoruz. Halbuki bizim dışımızdaki varlıklarda bu estetik olayı en güzel şekilde devam etmektedir! Çünkü, o varlıklar Allah'ın (c.c.) çizmiş olduğu sınırların dışına hiç çıkmamaktadırlar. Meselâ elma ağacı, bir defacık olsun ceviz üretmeye kalkışmamaktadır. Yine muz ağacı da bir defa olsun, yemeklik uzun kabak veya salatalık üretmeye kalkışmamaktadır. Ya yıldızlar? Yıldızlardan birisinin, dünyamıza "Gel, seninle yörüngelerimizi değiştirelim" dediği vaki olmuş mudur? İşte, onların bu itaatleri sonucunda ortaya bir uyumluluk ve güzellik çıkmaktadır ki, biz ona ESTETİK diyoruz. Bize gelince!.. Bizde bir itaatsizlik söz konusu... Allah (cc)'ın çizmiş olduğuı HAT üzerinde durmaya hiç gayret etmiyoruz, edemiyoruz... Bu HATT'ın dışındaki yolculuğumuzla HATT'ın üzerindeki yolculuğumuzu kэyasladığımızda, HATT'ın dışındaki yolculuğumuzun daha fazla olduğu görülmektedir. İşte bu olay, bizden istenilen estetiği bozmakta ve bu bozuk görüntümüz, bizim, itaat noktasında nerelerde bulunduğumuzu göstermektedir. Sonra da bir soru: " Birbuçuk milyarlık nüfusumuza rağmen neden böyleyiz?" Hepimizin bildiği gibi su iki hidrojen bir oksijenden müteşekkildir. Bu üç unsuru yan yana getirince, su meyda gelir. Nasıl ki; bunlardan birini çekip çıkarınca, ortada su diye bir şey kalmıyorsa, tıpkı bunun gibi, ilim-amel ve ihlas konularından birinde hata yaptığımızda huzurlu bir toplum olma özelliğimizi kaybediyoruz. İşte, ben de, dikkatlerinizi bu noktaya çekmeye çalıştım. Ancak, bu işin çoğunlukla veya azınlıkla hiç bir alakasının olmadığını da hatırlatmış olayım... Çünkü; nasıl ki, bir milyar kalemin parçalarını bir odada toplamakla bir tane de olsa kalem elde edemiyorsak ve mutlaka parçaların yerlerine takılması gerekiyorsa; bir buçuk milyar parçanın bir araya toplanmasıyla da estetik elde edilemez. Zaten edilemiyor... İnşaallah, üç unsuru (ilim-amel-ihlas) yan yana getirdiğimiz gün, özlediğimiz görüntüye kavuşabileceğiz. Allahü Teâlâ bizlere, en kısa zamanda hatalarımızı düzelterek iyi bir görüntüye kavuşmamızı nasib eylesin. (1. Baskı: Medeniyet, İst. 1995)
Mithat Dindar Lyon, 21.05.2010 - Cuma
|